Ben Almancı Değilim
Almanya treni kalkıyor gardan
Gönül ister mi hiç ayrılmak yârdan
Almanya treni kalkıyor gardan
Gönül ister mi hiç ayrılmak yârdan
Ben küçükken düşmüşüz gurbetin yollarına
Sene bin dokuz yüz yetmiş üç hayal meyal aklımda
Kardeşim Ali yeni doğmuştu minicik bir bebekti kundakta
Ve ağlayışları, ağlayışları sanki isyandı zalim gurbet ocağına
Babam bizden önce gitmiş Almanya'ya, iki sene sonra bizi de aldırdı yanına
"Gözüm arkada kalmasın etrafımda olsun çocuklarım" dermiş anama
Mercedes'te işçiydi babam; yüreği bileği kuvvetli, delikanlı bir adam
Benim gibi o da severdi hayal kurmayı, kendinden büyüktü belki de umutları
Söz vermişti hepimize, kitabın üzerine yemin etmişti; alacaktı kırmızı Mercedes'i
"Kız gibi araba" derdi babam, önce gıcır gıcır yıkıyacaksın, sonra bi' de pasta cila çekeceksin
Atacaksın çocukları arkaya, koyacaksın Ferdi'nin son kasetini...
Eh tabii biraz da açıcaksın teyibin sesini, sonra sonra ver elini Türkiye!
Zavallı annem, annem hep evdeydi korkardı sokağa çıkmaya
Dil bilmem, yol bilmem der gece gündüz ağlardı
Babamın iş dönüşleri bayramımız olurdu, daha o gelmeden soframız kurulurdu
Kokusu hâlâ burnumda, buğusu gözümde, kaynayan çorbamızın
'Ah' derdi anam yetmezdi, sonra durur derin bir de 'of' çekerdi
Köyün tarhanası olacaktı bey, köyün ekmeği...
Her sofrada gözleri dolardı, ve hasretle kabaran yüreği
Bir gün hepimize müjde verdi babam, bu bayram Türkiye'deyiz dedi
İçim içime sığmadı, sabaha kadar uyumadım
Peki ya Mercedes hani kırmızı arabayla gidecektik köye
Şaşıracaktı herkes, katırcıların Yusuf küçük dilini yutucaktı
Şapkası uçucaktı muhtar emminin, "Bizim Kamil bi' zenginlemiş ki görme" diyecekti Salim ağaya
Ağa yutkunucak, başını öne eğicekti...
Meraklı Hüsniye'nin ağzı bi karış açık kalıcak, çatlıyacaktı hasetinden...
Nazlı bir gelin gibi köyün yollarında gezerken bizim araba
Çocuklar çığlık çığlığa koşucaktı peşimizden, "Vay be arabaya bak" diyecekti bi tanesi
Bütün köy, bütün köy bizi konuşacaktı, nazara geliriz vallahi demişti anam, kurşun döktürmeli
Arabasız nasıl gideriz köye, annem önce ev istemiş, araba her zaman alınırda ev alınmazmış
"Ahirette iman, dünyada mekân" derlermiş Türkiye'de, zavallı babam her zamanki gibi fedakârdı
Umutlarını ertelemiş, en büyük düşünü bırakmıştı zamana
Annem ilk defa bir şey istemişti ondan, geri çevirmedi, yere düşürmedi sözünü
Annem mutlu, babam umutluydu, alıcaktı Mercedes'i, alıcaktı...
Amcamın çocuklarına çikolatalar alıcaktı babam, dedeme gözlük, nineme çicekli pazen
Muhtar Marlboro ısmarlamış, kahvede kâğıt oynarken tütürürmüş bazen
Ne çok istiyorum köyüme kavuşmayı, bu kavuşma bitimi olacak acılarımın
Yıllarca çektiğim sancılarımın keyifli intiharı
Kimse "Ausländer" demiyecekti bana, kimse yabancı
Ve Beethoven'in dokuzuncu senfonisini çalmıyacaktı sokaktaki kemancı
Frau Bäcker'e ve Herr Müller'e inat, türküler dinleyecektik doyasıya
Türküler dinliyecektik, türküler...
Arife günü yollara düştük, trendeki herkesde talihsiz bir heyecan var
Bense giderek daha da sabırsızlanıyorum, geçmiyordu dakikalar
Kim bilir kaçıncı kez saati soruyordum ki anneme, öfkeli bir ses böldü heyecanımı
Homurdanarak elindeki gazeteyi uzattı yaşlı bir amca
"Bu kadar da olmaz, yazıktır, ayıptır, günahtır" dedi. Neye kızmıştı acaba?
Gözüm büyük puntolarla yazılmış habere takıldı: "Ev fiyatları artacak, Almancılar yollarda"
Bi' anda gözleri doldu babamın, yumruğunu sıktı, ağlamadı, sustu, "Almancı ha, Almancı..." dedi yavaşca
Yüreği kan kustu, sızladı burnunun direği, cız etti içi ve bir anda, bir anda ateşe vermek istedi tüm geçmişi!
Almanyada yabancı, Türkiye'de Almancı
Bi' anda yaşlar boşaldı gözümden... Biz kimdik? Kendi vatanımızda bile yabancı mıydık yani?
Ben Almancı değilim amca, ben yabancı değilim; benim de ciğerim yanık, ezan sesine hasret yüreğim...
Benim hücrelerim türkü söyler, ağıt yakar gözlerim, sen görmesen de kınalıdır ellerim
Ve tenim, tenim memleket kokar alabildiğine, beni de gozlaklar ağlatır, yakar memleket şiirleri
Hüzün beni de soldurur ve bu dert, bu dert beni iflah etmez, öldürür...
Ben Almancı değilim, ben Almancı değilim amca, ben yabancın değilim...
Vatanıma varır varmaz, önce toprağı öpeceğim
Ve yemin olsun ki doğduğum topraklarda öleceğim
Doğduğum topraklarda...
Gönül ister mi hiç ayrılmak yârdan
Almanya treni kalkıyor gardan
Gönül ister mi hiç ayrılmak yârdan
Ben küçükken düşmüşüz gurbetin yollarına
Sene bin dokuz yüz yetmiş üç hayal meyal aklımda
Kardeşim Ali yeni doğmuştu minicik bir bebekti kundakta
Ve ağlayışları, ağlayışları sanki isyandı zalim gurbet ocağına
Babam bizden önce gitmiş Almanya'ya, iki sene sonra bizi de aldırdı yanına
"Gözüm arkada kalmasın etrafımda olsun çocuklarım" dermiş anama
Mercedes'te işçiydi babam; yüreği bileği kuvvetli, delikanlı bir adam
Benim gibi o da severdi hayal kurmayı, kendinden büyüktü belki de umutları
Söz vermişti hepimize, kitabın üzerine yemin etmişti; alacaktı kırmızı Mercedes'i
"Kız gibi araba" derdi babam, önce gıcır gıcır yıkıyacaksın, sonra bi' de pasta cila çekeceksin
Atacaksın çocukları arkaya, koyacaksın Ferdi'nin son kasetini...
Eh tabii biraz da açıcaksın teyibin sesini, sonra sonra ver elini Türkiye!
Zavallı annem, annem hep evdeydi korkardı sokağa çıkmaya
Dil bilmem, yol bilmem der gece gündüz ağlardı
Babamın iş dönüşleri bayramımız olurdu, daha o gelmeden soframız kurulurdu
Kokusu hâlâ burnumda, buğusu gözümde, kaynayan çorbamızın
'Ah' derdi anam yetmezdi, sonra durur derin bir de 'of' çekerdi
Köyün tarhanası olacaktı bey, köyün ekmeği...
Her sofrada gözleri dolardı, ve hasretle kabaran yüreği
Bir gün hepimize müjde verdi babam, bu bayram Türkiye'deyiz dedi
İçim içime sığmadı, sabaha kadar uyumadım
Peki ya Mercedes hani kırmızı arabayla gidecektik köye
Şaşıracaktı herkes, katırcıların Yusuf küçük dilini yutucaktı
Şapkası uçucaktı muhtar emminin, "Bizim Kamil bi' zenginlemiş ki görme" diyecekti Salim ağaya
Ağa yutkunucak, başını öne eğicekti...
Meraklı Hüsniye'nin ağzı bi karış açık kalıcak, çatlıyacaktı hasetinden...
Nazlı bir gelin gibi köyün yollarında gezerken bizim araba
Çocuklar çığlık çığlığa koşucaktı peşimizden, "Vay be arabaya bak" diyecekti bi tanesi
Bütün köy, bütün köy bizi konuşacaktı, nazara geliriz vallahi demişti anam, kurşun döktürmeli
Arabasız nasıl gideriz köye, annem önce ev istemiş, araba her zaman alınırda ev alınmazmış
"Ahirette iman, dünyada mekân" derlermiş Türkiye'de, zavallı babam her zamanki gibi fedakârdı
Umutlarını ertelemiş, en büyük düşünü bırakmıştı zamana
Annem ilk defa bir şey istemişti ondan, geri çevirmedi, yere düşürmedi sözünü
Annem mutlu, babam umutluydu, alıcaktı Mercedes'i, alıcaktı...
Amcamın çocuklarına çikolatalar alıcaktı babam, dedeme gözlük, nineme çicekli pazen
Muhtar Marlboro ısmarlamış, kahvede kâğıt oynarken tütürürmüş bazen
Ne çok istiyorum köyüme kavuşmayı, bu kavuşma bitimi olacak acılarımın
Yıllarca çektiğim sancılarımın keyifli intiharı
Kimse "Ausländer" demiyecekti bana, kimse yabancı
Ve Beethoven'in dokuzuncu senfonisini çalmıyacaktı sokaktaki kemancı
Frau Bäcker'e ve Herr Müller'e inat, türküler dinleyecektik doyasıya
Türküler dinliyecektik, türküler...
Arife günü yollara düştük, trendeki herkesde talihsiz bir heyecan var
Bense giderek daha da sabırsızlanıyorum, geçmiyordu dakikalar
Kim bilir kaçıncı kez saati soruyordum ki anneme, öfkeli bir ses böldü heyecanımı
Homurdanarak elindeki gazeteyi uzattı yaşlı bir amca
"Bu kadar da olmaz, yazıktır, ayıptır, günahtır" dedi. Neye kızmıştı acaba?
Gözüm büyük puntolarla yazılmış habere takıldı: "Ev fiyatları artacak, Almancılar yollarda"
Bi' anda gözleri doldu babamın, yumruğunu sıktı, ağlamadı, sustu, "Almancı ha, Almancı..." dedi yavaşca
Yüreği kan kustu, sızladı burnunun direği, cız etti içi ve bir anda, bir anda ateşe vermek istedi tüm geçmişi!
Almanyada yabancı, Türkiye'de Almancı
Bi' anda yaşlar boşaldı gözümden... Biz kimdik? Kendi vatanımızda bile yabancı mıydık yani?
Ben Almancı değilim amca, ben yabancı değilim; benim de ciğerim yanık, ezan sesine hasret yüreğim...
Benim hücrelerim türkü söyler, ağıt yakar gözlerim, sen görmesen de kınalıdır ellerim
Ve tenim, tenim memleket kokar alabildiğine, beni de gozlaklar ağlatır, yakar memleket şiirleri
Hüzün beni de soldurur ve bu dert, bu dert beni iflah etmez, öldürür...
Ben Almancı değilim, ben Almancı değilim amca, ben yabancın değilim...
Vatanıma varır varmaz, önce toprağı öpeceğim
Ve yemin olsun ki doğduğum topraklarda öleceğim
Doğduğum topraklarda...
Credits
Writer(s): Ferdi Tayfur, Sebnem Gungor Kisaparmak
Lyrics powered by www.musixmatch.com
Link
© 2024 All rights reserved. Rockol.com S.r.l. Website image policy
Rockol
- Rockol only uses images and photos made available for promotional purposes (“for press use”) by record companies, artist managements and p.r. agencies.
- Said images are used to exert a right to report and a finality of the criticism, in a degraded mode compliant to copyright laws, and exclusively inclosed in our own informative content.
- Only non-exclusive images addressed to newspaper use and, in general, copyright-free are accepted.
- Live photos are published when licensed by photographers whose copyright is quoted.
- Rockol is available to pay the right holder a fair fee should a published image’s author be unknown at the time of publishing.
Feedback
Please immediately report the presence of images possibly not compliant with the above cases so as to quickly verify an improper use: where confirmed, we would immediately proceed to their removal.