Babam ve Kırık Oyuncaklar

Çocuktum, büyüyodum
Nası büyütüyodum dünyayı içimde nası sığamıyodum dünyaya?
Sorma bana, benim canım düğüm nedir, nedir yazgı?
Ateş büyüyendir insanla, insan ateşle oynamasa, ateş oynar insanla

Uçurtmamız nerde bizim, ne yani kapattık mı perdemizi?
Mazbut bir ailenin tek serserisi, kirlendin kirletirken her temizi
Yüzünde bir utanç ve sırtında mermer izi
Ölen bir kadının günlüğünden yarım kalmış besteler var mırıldandığın
Kolların tanrının yakalarına yapışamayacak kadar kısa bu yüzden kırılganlığın

Hayata acıktıkça boşalmakta ömür kilerim
Bu açlık benliğimden çalmak ister, özüm direnir
Fakat ziyanı yok, nasılsa bir gün ölür giderim
Kırdığım tüm aynalardan özür dilerim

Benim büyük bi' kısmım çirkinliğimdir, kalanım şâir
Bu paranoyak dünya dönüyorken yalanım sâhi
Vakit nakitken hiç kimsenin saçlarını sevmek için zamanı yok
Babanın dahi

Çok yordum bedenimi, zahmet etmesin kimse
Ellerimle gömdüğüm yanın kaldı içimde
Geçip gidiyor zaman, tutamıyorum el pençe
Sorup duruyor yaram, yanımda değil hiç kimse

Dökülmüş dişleriyle ruhlarında buhran
Yerli yerine koydum efkar, karıştı ruhlar
En başında yanlışım var, ne yapmış arkadaş?
Bir yerlerde şifreler var, peşimde onlar

Bankalarda, manavda, fırından çıkarken orda
Her tarafta, arafta, hatta uykularda
Türlü kılıklarda takma adlarıyla
Göz kamaştıran bi' derde daldığım bu anda

Demek bilirsin her şeyin başında gerçeği
Oysa okunmıycak burda gerçeğin esamesi
Aynı izlerin peşinde sabırlar tükendi
Kerpetenle iş gören bi' dişçiden beterdi

Ben yabaniyim, utangaç hırpaniyim
Göz kapaklarında parlayan şehirler benim
En mukaddes öğle vakti sarhoşluğuma küfrederdim
Yerimde olsan elbet daha beter söverdin

Çok yordum bedenimi, zahmet etmesin kimse
Ellerimle gömdüğüm yanın kaldı içimde
Geçip gidiyor zaman, tutamıyorum el pençe
Sorup duruyor yaram, yanımda değil hiç kimse

Ancak eve döncek kadar gücün var dayı
Zaten hafızamda çok seviyor hüzün kalmayı
Bırak onlara kalsın düzenin bütün kâr payı
Biz de öğreniriz tütün sarmayı, ah

Soluma döndüm, ölüm sağda kaldı
Bu kentle beraber hatıramız da yağmalandı
Ruhunu saklıyordu kirli ghetto'lar
Işıltılı yalanlar ulaşamazdı, şimdi metro var

Biz kırık oyuncaklar duvarlarla sınırlandık
Bu zulmü anlatan hırslı şarkılar mırıldandık
Uykuya ölmek denir
Yorgun kadınların gözyaşı ile ıslanırken gömleklerin

İnatla yağmurlara direniyorsun
Kızın okula gitsin istiyorsun, bir evi olsun
Gülüşleriyle tamir ediyorsun ruhundaki boşluğu
Çünkü kendi çocukluğunu silemiyorsun, Şiir!

Çok yordum bedenimi, zahmet etmesin kimse
Ellerimle gömdüğüm yanın kaldı içimde
Geçip gidiyor zaman, tutamıyorum el pençe
Sorup duruyor yaram, yanımda değil hiç kimse

Benliğimin kanını emen yarasadır tasalar
En sevmediğim tablolardır kalabalık masalar
İçten olan değil, dâim yalakadır kazanan
Ellerim öfkeden titriyoken sana sabır yazamam

İşçiyim ben işçi kalmam, sen zorbasın zorba kal
Nerde ölüm çok satarsa gidip yaranı orada sar
Şaraba sevdalılar için sabah selâ ve çorba var
Gözaltında bir torbacının gözaltında torbalar

Dağıt beynini, bütün odaya şuurunu saç
Artık karnımız tok dayı, yanlızca ruhumuz aç
Tanrı meşgulken duymak için her duanı
Çekilir bi' ceset torbasının fermuarı, Şiir!



Credits
Writer(s): Sefa Kaya
Lyrics powered by www.musixmatch.com

Link