Köprünün Geceleri

Bir saat, ta uzaklarda ikiyi çaldı
Şehir artık kâbuslu bir uykuya daldı
Sarınarak ben de eski bir pardesüye
Sağa, sola yıkılarak indim köprüye

Ne dizimde kuvvet, ne cepimde para
Bilmiyorum niçin geldim buralara
Hava berbat... Deniz ulur, gökyüzü ulur
Bu soğukta iliğime işledi yağmur
Bakmayarak fırtınanın boğuk sesine
Çöküverdim köprünün bir kanepesine

Deniz bazan susup bazan homurdanıyor
Üsküdar'da birkaç ışık sönüp yanıyor
Eşelenen kıvılcımlı bir mangal gibi

Gece sarmış etrafı bir siyah şal gibi
Kırbacını dalgaların vurup sırtına
Onları da kudurtuyor şimdi fırtına
İşte böyle yerler, gökler saçarken ölüm
Ben buraya nasıl geldim, onu düşündüm

Bir bardayım, eğlencesi, zevki yerinde
Bütün gözler sahnedeki Rus dilberinde
Büküldükçe ihtirasla onun kolları
Sarhoşların alkışları sarsıyor barı
Cüzdanlardan birer birer çıkıp liralar
Kafaları dumanlıyor buzlu biralar
Ellerinde çalgıları, perişan, harap
Deli gibi çırpınıyor bir sürü Arap
Hummalı bir hararetle başladıkça dans
Kuduruyor vücutları saran ihtiras

Bu coşkunluk azalıyor geçen vakitle
Dağılıyor sonra yavaş yavaş bu kitle
Sallanarak fırlıyorum ben de dışarı
Vücudumu kavrıyor bir kış rüzgarı
Veriyorum saçlarımı vahşi boraya
Düşüyorum bir serseri gibi buraya

Ufuklarda pembe pembe belirdi şafak
Ah yarabbi! . Biraz sonra sabah olacak
Ben halbuki dün geceden beri uykusuz
Büzülüyor üşüyorum, her tarafım buz
Hiçbir şeyi kavramıyor dimağım
Pek bitkinim, bilmiyorum ne yapacağım
Ah... Gittikçe çoğalıyor kafamdaki sis
Bir köşede uyusaydım görmeden polis



Credits
Writer(s): Sabahattin Ali
Lyrics powered by www.musixmatch.com

Link