Hükmünden Sual
Kızının uykusunda kanepede uyuyan şu gencin
Ağzından yükselen nefesin
Dünyaya neler ettiğini bir anlatabilen çıksa da
Hiç bilmediğimiz tefsirler
Ve çam kokularına yazılmış yeni kimlikler çıkarsak
Ve topraktan ve taştan ve ağaçtan çatılmış damlar altından
Ormanlara uyansak
Üç saat sevişsek günde üç saat çalışsak
Ah bu hasrete gebe kalsam da şiirler çoğalsam.
Söyledim mi hangi zaman nerden de dedim
Bu orman bu lacivert bu dipsiz sunuşta şimdi
Suyun dibine kazıklama yazık ruhlar
Suyun sesi suyun yaktığı ölü her yerdedir
Bu orman bu yangın bu dilsiz kuytuda şimdi
Ay hâlesi ruhlar suyla dans eyledi
Suyun serin hortumlu tadı ağzımda şimdi
Çocukluğumun şırıltısı o gri cönkten gelir
Ve annemin sesi ve annemin sesi
Ve kaçışan ömürcekler domates köklerinden
Eziyet etme yazıktır o minik dilsiz dostlarına
Söyle bir geyik şimdi nasıl varsın gözlerime?
Başların salt kitaplara eğilmesini istemek
Ve bir de karıncalara dikkat edip onları ezmemek
Sümesiye teori, her yanımız izm, ne gerek
Bunlar bize kafi yeni bir dünyayı inşa etmek için
Fakat ne mümkün, biz bile bizden olana derken eğil
Seğiren bir göz gibi iradesiz ve de sefil
Çünkü biz evet biz hem de isteyerek
Turkcell ile bağlandık hayata ah Orhan Veli ile değil
Odun ateşine dedi le poète Paul Eluard inanan
Birkaç kişiden ikisiydik biz ormanı özleyen
Birkaç kişiden ikisiydik biz
Birkaç
Neyse aga sen altyapıyı kesde ya da ritmi biz şiiri okuyalım
Yaşatmak Paul Eluard
Düşleyip okşayan gökyüzünü
Karanlıkta yaşayan birkaç kişiydi onlar
Birkaç kişiydi onlar ormanı seven
Odun ateşine inanan
Çiçeklerin uzak kokusuyla esriktiler
Çıplak arzular yorgan gibi örterdi onları
Ölçülü bir soluk
Ve
Yaz içinde daha güçlü bir yaz gibi büyüyen
Doğal yaşamın o hiçlik tutkusu vardı
Yüreklerinde
Bir başka zamanı
Uzaktan selâmlayarak gelen zamanın umudu
Ve
Çölden daha dirençli sevdalar vardı
Yüreklerinde
Azıcık azıcık bir uyku
Gelecek güneşlere taşıyordu onları
Yaşamak var olmaktır bunu biliyorlardı
Karanlık gereksinimlerinden doğuyordu aydınlık
Birkaç kişiydi onlar
Birden çoğaldılar
Bütün zamanlarda böyledir bu.
Böyle demiş şair kime demiş?
Krediyle alınmış evlerin taksitle döşenmiş odalarında
Sevgisiz sevişerek
Dünyaya aşksız çocukları getiren sizlere mi?
Soruyor musunuz? soruyor musunuz?
Kimsiniz siz siz bayan siz delikanlı siz bizi dinleyen herkimseniz
Soruyor musunuz? soruyor musunuz?
Ergonomik yatağınızda
Başlıbaşına bir cevap teşkil ediyor her sözünüz
Başlıbaşına bir soru doğuruyorsunuz yattığınızda
Bir soruyla başladı hayat, bir soruyla kalacaksınız muhatap
Yem olunca, asfalt boca ettiğiniz böceklere
Cevap veriyorsunuz her şeye, ne çok biliyorsunuz böyle siz
Atlıyorsunuz tepelerden düşüyorsunuz şehirlere
Kapılarınız açılmıyor denizlere
Sahil günleri günübirlik intiharlara koşuyorsunuz ormanlara
Yanmış et kokusu şüpheye sokuyor geyikleri
Ağaçlar durup düşünüyor bu mu sevda dedikleri:
Sekiz saat çalışmak günde, beş dakka sevişmek
Ceplerinize cevaplarınızı doluşturarak
Kafalarınızı tokuşturarak, ellerinizi ayaklarınızı
Mevsimlere diş bileyip, avuçları ovuşturarak
Şimdi üzgünüm büyüyü bozduğum için
Efsunlu kulaklarınızı kanattığım için
Baktığım için gözlerinize baktığım için
Çok uyuyup az hayal kurduğunuz için
Ve bolca cevap verip, hiç sormadığınız için
Soruyor musunuz niçin (niçin)
İşte tepelere kurulduğunda bu şehir
Yapıldığında atların toynaklarını incitmeyecek yollar
Sulandığında harp zamanı siper olacak dağlar
Ve dağ bülbüllerini beslediğimizde ellerimizle
Gök yerine bir başkasına su için avuç açmak
Hüküm giydiğinde mahkemelerde
Ve hatta barınaklar zehirlediğinde toprağı
Kafalarından tutup kopartmak onları
Meşru müdafa sayıldığında yeni baştan
TV izleyen birinin şahitliğini zayıf saymak
Karara bağlandığında kadılar tarafından
Aklandığında çarşılar pazarlar bağ bostan
Ve yalnız bir ırmağa su içmek için rüku etmek
Gelene dek o gün
Bir avuç biz
Havayla, çiçekle, gökle çoğalan biz
Siz zannederken, siz.
Peşine düşülmemiş cevaplar
İki sual arasında çirkin, uyuşuk, aşağılık bir cevap
Mesuliyetini unutmuş bir cevap
Cevap cevap cevap
Soruyor musunuz?
Ağzından yükselen nefesin
Dünyaya neler ettiğini bir anlatabilen çıksa da
Hiç bilmediğimiz tefsirler
Ve çam kokularına yazılmış yeni kimlikler çıkarsak
Ve topraktan ve taştan ve ağaçtan çatılmış damlar altından
Ormanlara uyansak
Üç saat sevişsek günde üç saat çalışsak
Ah bu hasrete gebe kalsam da şiirler çoğalsam.
Söyledim mi hangi zaman nerden de dedim
Bu orman bu lacivert bu dipsiz sunuşta şimdi
Suyun dibine kazıklama yazık ruhlar
Suyun sesi suyun yaktığı ölü her yerdedir
Bu orman bu yangın bu dilsiz kuytuda şimdi
Ay hâlesi ruhlar suyla dans eyledi
Suyun serin hortumlu tadı ağzımda şimdi
Çocukluğumun şırıltısı o gri cönkten gelir
Ve annemin sesi ve annemin sesi
Ve kaçışan ömürcekler domates köklerinden
Eziyet etme yazıktır o minik dilsiz dostlarına
Söyle bir geyik şimdi nasıl varsın gözlerime?
Başların salt kitaplara eğilmesini istemek
Ve bir de karıncalara dikkat edip onları ezmemek
Sümesiye teori, her yanımız izm, ne gerek
Bunlar bize kafi yeni bir dünyayı inşa etmek için
Fakat ne mümkün, biz bile bizden olana derken eğil
Seğiren bir göz gibi iradesiz ve de sefil
Çünkü biz evet biz hem de isteyerek
Turkcell ile bağlandık hayata ah Orhan Veli ile değil
Odun ateşine dedi le poète Paul Eluard inanan
Birkaç kişiden ikisiydik biz ormanı özleyen
Birkaç kişiden ikisiydik biz
Birkaç
Neyse aga sen altyapıyı kesde ya da ritmi biz şiiri okuyalım
Yaşatmak Paul Eluard
Düşleyip okşayan gökyüzünü
Karanlıkta yaşayan birkaç kişiydi onlar
Birkaç kişiydi onlar ormanı seven
Odun ateşine inanan
Çiçeklerin uzak kokusuyla esriktiler
Çıplak arzular yorgan gibi örterdi onları
Ölçülü bir soluk
Ve
Yaz içinde daha güçlü bir yaz gibi büyüyen
Doğal yaşamın o hiçlik tutkusu vardı
Yüreklerinde
Bir başka zamanı
Uzaktan selâmlayarak gelen zamanın umudu
Ve
Çölden daha dirençli sevdalar vardı
Yüreklerinde
Azıcık azıcık bir uyku
Gelecek güneşlere taşıyordu onları
Yaşamak var olmaktır bunu biliyorlardı
Karanlık gereksinimlerinden doğuyordu aydınlık
Birkaç kişiydi onlar
Birden çoğaldılar
Bütün zamanlarda böyledir bu.
Böyle demiş şair kime demiş?
Krediyle alınmış evlerin taksitle döşenmiş odalarında
Sevgisiz sevişerek
Dünyaya aşksız çocukları getiren sizlere mi?
Soruyor musunuz? soruyor musunuz?
Kimsiniz siz siz bayan siz delikanlı siz bizi dinleyen herkimseniz
Soruyor musunuz? soruyor musunuz?
Ergonomik yatağınızda
Başlıbaşına bir cevap teşkil ediyor her sözünüz
Başlıbaşına bir soru doğuruyorsunuz yattığınızda
Bir soruyla başladı hayat, bir soruyla kalacaksınız muhatap
Yem olunca, asfalt boca ettiğiniz böceklere
Cevap veriyorsunuz her şeye, ne çok biliyorsunuz böyle siz
Atlıyorsunuz tepelerden düşüyorsunuz şehirlere
Kapılarınız açılmıyor denizlere
Sahil günleri günübirlik intiharlara koşuyorsunuz ormanlara
Yanmış et kokusu şüpheye sokuyor geyikleri
Ağaçlar durup düşünüyor bu mu sevda dedikleri:
Sekiz saat çalışmak günde, beş dakka sevişmek
Ceplerinize cevaplarınızı doluşturarak
Kafalarınızı tokuşturarak, ellerinizi ayaklarınızı
Mevsimlere diş bileyip, avuçları ovuşturarak
Şimdi üzgünüm büyüyü bozduğum için
Efsunlu kulaklarınızı kanattığım için
Baktığım için gözlerinize baktığım için
Çok uyuyup az hayal kurduğunuz için
Ve bolca cevap verip, hiç sormadığınız için
Soruyor musunuz niçin (niçin)
İşte tepelere kurulduğunda bu şehir
Yapıldığında atların toynaklarını incitmeyecek yollar
Sulandığında harp zamanı siper olacak dağlar
Ve dağ bülbüllerini beslediğimizde ellerimizle
Gök yerine bir başkasına su için avuç açmak
Hüküm giydiğinde mahkemelerde
Ve hatta barınaklar zehirlediğinde toprağı
Kafalarından tutup kopartmak onları
Meşru müdafa sayıldığında yeni baştan
TV izleyen birinin şahitliğini zayıf saymak
Karara bağlandığında kadılar tarafından
Aklandığında çarşılar pazarlar bağ bostan
Ve yalnız bir ırmağa su içmek için rüku etmek
Gelene dek o gün
Bir avuç biz
Havayla, çiçekle, gökle çoğalan biz
Siz zannederken, siz.
Peşine düşülmemiş cevaplar
İki sual arasında çirkin, uyuşuk, aşağılık bir cevap
Mesuliyetini unutmuş bir cevap
Cevap cevap cevap
Soruyor musunuz?
Credits
Writer(s): Kiliseler Ve Liseler
Lyrics powered by www.musixmatch.com
Link
© 2024 All rights reserved. Rockol.com S.r.l. Website image policy
Rockol
- Rockol only uses images and photos made available for promotional purposes (“for press use”) by record companies, artist managements and p.r. agencies.
- Said images are used to exert a right to report and a finality of the criticism, in a degraded mode compliant to copyright laws, and exclusively inclosed in our own informative content.
- Only non-exclusive images addressed to newspaper use and, in general, copyright-free are accepted.
- Live photos are published when licensed by photographers whose copyright is quoted.
- Rockol is available to pay the right holder a fair fee should a published image’s author be unknown at the time of publishing.
Feedback
Please immediately report the presence of images possibly not compliant with the above cases so as to quickly verify an improper use: where confirmed, we would immediately proceed to their removal.