Çin Lokantası
'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
Diye yazmıştın kapımdaki not defterime
Kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım
Içerde olmadığımı bile bile
Gövdeni hatırlıyorum
Ansızın bu kış ormanında işte
Uzun, büyük, parlak
Siyah ve vahşi!
Parçalayacak kadar vahşi
Ve onarabilecek kadar vahşi!
Sanki
Aşka hayattan daha fazla özen gösteren
Çocuksu
Ama hep parçalanmış
Hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi
Gövde'nin tarihi'nde
Yan yana dururdu yalnızlıklarımız
Plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık
Kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken
Birbirlerine kan içirdiklerini anlayan
Iki serseri aşık
Ellerin saklamaya çabaladığı o şehir gecesi
Başın omzumda, gözlerin kapalı, saçların açık
Giderken citroen
Dudaklarını döven neon gazı
Dudaklarındaki kazı tozu
'ölelim mi?' demiştin
Bak şimdi tam sırası
Dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
Müşterisiz
Mütemadiyen ağlamaklı
Için için eğlenceli
Temiz
Çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
Bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
Bir tahta masa
Iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz
Mesela
Yeni pişmiş pirinç pilavı
Dilinin üstünde yürürdü kokarca
Ve sağ kulağındaki yabanıl bitki örtüsü
Biz birbirimizin çatalı, bıçağı
Biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü
Ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi
Kaldı boğazımızda
Sevgilim
Sevdanın sevdaya ettiğini
Etmez et, kemiğe
Sarayın çıkışlarını tutarken
Uyuşturucu ve kaftan
Merdivenlere yığılıp ölen son şehzade
Son fırsat, kaçınılmaz son düet
Son soytarının son yemini
Son sonsuzluğa dokunan küstah kızıl kanaviçe
Dağlar, dersini verir acının kuşkusuz
Aslolan, savruk ruhlara yakışan
Sahici ölümler bulmakta
Yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı
Mühim değil
Gecenin koynuna ihanet
Bir orospu gibi sokulmakta!
Işıktan ışığa geçen o tenha yolda
O karanlık nefes alışta
Ve o darmadağın boğulmada
Seni sevmeme asla izin vermediğin
O kör noktada
O hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada
Tanımadığım
Tanımaya kalkışmadığım
Izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi
Ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı
Şaha kaldırdığı boşluklarda!
Iz sürmedim
Ad sormadım
Dönüp bakmadım ardıma!
Hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla
O kadar çok kovaladık ki hayat içersinde
Kendi kendimizi
Mecali kalmadı hayatların
Başka hayatları yakalamaya
'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
Diye yazmıştın kapımdaki not defterine
Ben de eklemiştim altına
'aşkı dövmek lazım
Kalbe terbiyesizlik ettiğinde.'
Diye yazmıştın kapımdaki not defterime
Kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım
Içerde olmadığımı bile bile
Gövdeni hatırlıyorum
Ansızın bu kış ormanında işte
Uzun, büyük, parlak
Siyah ve vahşi!
Parçalayacak kadar vahşi
Ve onarabilecek kadar vahşi!
Sanki
Aşka hayattan daha fazla özen gösteren
Çocuksu
Ama hep parçalanmış
Hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi
Gövde'nin tarihi'nde
Yan yana dururdu yalnızlıklarımız
Plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık
Kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken
Birbirlerine kan içirdiklerini anlayan
Iki serseri aşık
Ellerin saklamaya çabaladığı o şehir gecesi
Başın omzumda, gözlerin kapalı, saçların açık
Giderken citroen
Dudaklarını döven neon gazı
Dudaklarındaki kazı tozu
'ölelim mi?' demiştin
Bak şimdi tam sırası
Dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
Müşterisiz
Mütemadiyen ağlamaklı
Için için eğlenceli
Temiz
Çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
Bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
Bir tahta masa
Iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz
Mesela
Yeni pişmiş pirinç pilavı
Dilinin üstünde yürürdü kokarca
Ve sağ kulağındaki yabanıl bitki örtüsü
Biz birbirimizin çatalı, bıçağı
Biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü
Ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi
Kaldı boğazımızda
Sevgilim
Sevdanın sevdaya ettiğini
Etmez et, kemiğe
Sarayın çıkışlarını tutarken
Uyuşturucu ve kaftan
Merdivenlere yığılıp ölen son şehzade
Son fırsat, kaçınılmaz son düet
Son soytarının son yemini
Son sonsuzluğa dokunan küstah kızıl kanaviçe
Dağlar, dersini verir acının kuşkusuz
Aslolan, savruk ruhlara yakışan
Sahici ölümler bulmakta
Yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı
Mühim değil
Gecenin koynuna ihanet
Bir orospu gibi sokulmakta!
Işıktan ışığa geçen o tenha yolda
O karanlık nefes alışta
Ve o darmadağın boğulmada
Seni sevmeme asla izin vermediğin
O kör noktada
O hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada
Tanımadığım
Tanımaya kalkışmadığım
Izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi
Ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı
Şaha kaldırdığı boşluklarda!
Iz sürmedim
Ad sormadım
Dönüp bakmadım ardıma!
Hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla
O kadar çok kovaladık ki hayat içersinde
Kendi kendimizi
Mecali kalmadı hayatların
Başka hayatları yakalamaya
'beni sevmene asla izin vermeyeceğim'
Diye yazmıştın kapımdaki not defterine
Ben de eklemiştim altına
'aşkı dövmek lazım
Kalbe terbiyesizlik ettiğinde.'
Credits
Writer(s): Altay Kenger
Lyrics powered by www.musixmatch.com
Link
Other Album Tracks
Altri album
- Yoksun Arasında Bütün Yoklukların
- Beni İntihar Ettiler
- Vladimir, Sergei ve Ben Ruhi Bey
- Tehirli Müntehirler Oteli
- Karanlık Dün Buradaydı (feat. Eddai) - EP
- Şiir Para Etmez ve Yani Her Şeyimiz
- Küçük İskender Yaşadı Diye, Yine
- Evrenin Dili Adındır
- Şiir II: Kalbin İsteşidir (İkinci Kısım)
- Şiir II: Kalbin İsteşidir (Birinci Kısım)
© 2024 All rights reserved. Rockol.com S.r.l. Website image policy
Rockol
- Rockol only uses images and photos made available for promotional purposes (“for press use”) by record companies, artist managements and p.r. agencies.
- Said images are used to exert a right to report and a finality of the criticism, in a degraded mode compliant to copyright laws, and exclusively inclosed in our own informative content.
- Only non-exclusive images addressed to newspaper use and, in general, copyright-free are accepted.
- Live photos are published when licensed by photographers whose copyright is quoted.
- Rockol is available to pay the right holder a fair fee should a published image’s author be unknown at the time of publishing.
Feedback
Please immediately report the presence of images possibly not compliant with the above cases so as to quickly verify an improper use: where confirmed, we would immediately proceed to their removal.