Sonbahar, Pt. 2
Serin Sesler
Ve bitti sonra.
Yalnız bir opera başladı
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı, sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Imrendiğin, öfkelendiğin, kızdığın ya da kiskandiğin diyelim.
Yani yasamislik sandığın geçmişim
dile dökülmeyenin tenhaliğinda, kaçırıla
n bakışlarda, gü
ndeliğin başı boş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun,
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki.
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip,
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
Yaz basiydi gittiginde, ardindan,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim.
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum.
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine
Çerçevesine sigmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu.
Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis.
Seni bir siire düsündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima.
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük
Usulca düsüyordu bir kagit akligina,
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima.
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha.
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan
olmami isteyen' notunu buldum kapimda.
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda.
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini
Takvim tutmazligini
Aramizda bir düsman gibi duran zamani
Daha o gün anlamaliydim
Benim sana erken
Senin bana geç kaldigini.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri.
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti.
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay,
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti.
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza.
Adimlarimiz tutuk,
yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakisiyorduk.
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik.
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açildi, d
ilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana.
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalniz yildiz gibi
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batik bir asktan
geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz.
Kis basliyor sevgilim
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan
Oysa yapacak ne çok sey vardi
Ve ne kadar az zaman
Kis basliyor sevgilim
Iyi bak kendine
Gözlerindeki usul sefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir seye
Upuzun bir kis basliyor sevgilim
Ayriligimizin kisi basliyor
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime.
Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak,
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak...
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar,
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara,
Çagrisimlarla ödesemezsiniz.
Disarda hayat düsmandir size
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz
Bir ayriligin ilk günleridir daha
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup
Kulak verdiginiz saat tiktaklari
Kaplar tekin olmayan gögümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu bosalmis bir havuz, fişten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz
Bakinip dururken duvarlara
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir
kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente,
bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina,
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya
Kendimizi hazirlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken,
Ve kazanmis görünürken derinligimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanir bağışlamasız bellegimizde
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalir şimdi
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar
Denemesiniz de, bilirsiniz
Hiç yakin olmamışsınızdır intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadigini bildiğiniz gibi.
Dahasi onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, a
yrılığın gerçegine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çikartmak, Y
üreginizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay degildir elbet.
Kolay değildir bunlarla bas etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alir.
Zaman alir sizden bunlarin yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sizilar diner, acılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanirsiniz
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yen
iden konumlanir, çoğalır anlamlari, önemi
kavranir.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanir.
Yokluğu derin ve sürekli bir sizi halini alir.
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamıştır artik
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden baska?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duygularin birliğini,
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi
Yani günlerimiz aydinlikken kaçırdığımız her seyi bir düsün
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya
Simdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadiysa
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda.
Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
Ikindi yagmurlarini bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her çağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış tasligindan
Bakarken dünyaya
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim:
Çicek adlarini ezberlemekten geldim
Eski sarkilari, sarhoşların ve suçlularin
Unuttuklarini hatirlamaktan
Uzun uzak yollari tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocuklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Dokunmaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire basladigimda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardi, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayi biliyordum
Ilerledikçe... Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde
Ask ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardi dizeler.
Aşk... Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldi o firtinali günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalniz bir operadir, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim.
Barbarlarin seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda
Ağır ve Acı tanikliklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazilari, kara şiirleri, gizli kitaplari
Ve açik hayatlari seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadim hiç kimseden hiç-bir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çiplak ve
sahici ölmek için panayir yerleri...
panayir yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim.
Adım onlarin adinin yanina yazilmasin diye
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden
Aciyla baş etmeyi ögrendim.
Yoksa bu kadar konusabilir miydim?
Ipek yollarinda kuzey yildizi
Askin kuzey yildizi
Sanirsin durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yildizlar
Ve toy yaşın bilmedigi hesap: ışık hizi.
Aşkın bir yolu vardir
Her yasta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardir
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yildizidir bu
Yazlari daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
Ilerlerim
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yildizi daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir siir yaşatır her seyi yaşamın anlami soldugunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasinda
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her sey
Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden
Dönüp ardima bakiyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.
Ve bitti sonra.
Yalnız bir opera başladı
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı, sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Imrendiğin, öfkelendiğin, kızdığın ya da kiskandiğin diyelim.
Yani yasamislik sandığın geçmişim
dile dökülmeyenin tenhaliğinda, kaçırıla
n bakışlarda, gü
ndeliğin başı boş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun,
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki.
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip,
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
Yaz basiydi gittiginde, ardindan,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim.
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum.
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine
Çerçevesine sigmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu.
Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis.
Seni bir siire düsündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima.
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük
Usulca düsüyordu bir kagit akligina,
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima.
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha.
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan
olmami isteyen' notunu buldum kapimda.
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda.
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini
Takvim tutmazligini
Aramizda bir düsman gibi duran zamani
Daha o gün anlamaliydim
Benim sana erken
Senin bana geç kaldigini.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri.
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti.
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay,
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti.
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza.
Adimlarimiz tutuk,
yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakisiyorduk.
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik.
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açildi, d
ilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana.
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalniz yildiz gibi
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batik bir asktan
geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz.
Kis basliyor sevgilim
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan
Oysa yapacak ne çok sey vardi
Ve ne kadar az zaman
Kis basliyor sevgilim
Iyi bak kendine
Gözlerindeki usul sefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir seye
Upuzun bir kis basliyor sevgilim
Ayriligimizin kisi basliyor
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime.
Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak,
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak...
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar,
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara,
Çagrisimlarla ödesemezsiniz.
Disarda hayat düsmandir size
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz
Bir ayriligin ilk günleridir daha
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup
Kulak verdiginiz saat tiktaklari
Kaplar tekin olmayan gögümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu bosalmis bir havuz, fişten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz
Bakinip dururken duvarlara
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir
kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente,
bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina,
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya
Kendimizi hazirlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken,
Ve kazanmis görünürken derinligimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanir bağışlamasız bellegimizde
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalir şimdi
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar
Denemesiniz de, bilirsiniz
Hiç yakin olmamışsınızdır intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadigini bildiğiniz gibi.
Dahasi onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, a
yrılığın gerçegine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çikartmak, Y
üreginizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay degildir elbet.
Kolay değildir bunlarla bas etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alir.
Zaman alir sizden bunlarin yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sizilar diner, acılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanirsiniz
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yen
iden konumlanir, çoğalır anlamlari, önemi
kavranir.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanir.
Yokluğu derin ve sürekli bir sizi halini alir.
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamıştır artik
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden baska?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duygularin birliğini,
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi
Yani günlerimiz aydinlikken kaçırdığımız her seyi bir düsün
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya
Simdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadiysa
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda.
Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
Ikindi yagmurlarini bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her çağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış tasligindan
Bakarken dünyaya
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim:
Çicek adlarini ezberlemekten geldim
Eski sarkilari, sarhoşların ve suçlularin
Unuttuklarini hatirlamaktan
Uzun uzak yollari tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocuklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Dokunmaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire basladigimda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardi, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayi biliyordum
Ilerledikçe... Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde
Ask ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardi dizeler.
Aşk... Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldi o firtinali günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalniz bir operadir, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim.
Barbarlarin seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda
Ağır ve Acı tanikliklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazilari, kara şiirleri, gizli kitaplari
Ve açik hayatlari seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadim hiç kimseden hiç-bir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çiplak ve
sahici ölmek için panayir yerleri...
panayir yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim.
Adım onlarin adinin yanina yazilmasin diye
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden
Aciyla baş etmeyi ögrendim.
Yoksa bu kadar konusabilir miydim?
Ipek yollarinda kuzey yildizi
Askin kuzey yildizi
Sanirsin durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yildizlar
Ve toy yaşın bilmedigi hesap: ışık hizi.
Aşkın bir yolu vardir
Her yasta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardir
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yildizidir bu
Yazlari daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
Ilerlerim
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yildizi daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir siir yaşatır her seyi yaşamın anlami soldugunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasinda
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her sey
Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden
Dönüp ardima bakiyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.
Credits
Writer(s): Nail Yurtsever, Mehmet Cem Tuncer
Lyrics powered by www.musixmatch.com
Link
© 2024 All rights reserved. Rockol.com S.r.l. Website image policy
Rockol
- Rockol only uses images and photos made available for promotional purposes (“for press use”) by record companies, artist managements and p.r. agencies.
- Said images are used to exert a right to report and a finality of the criticism, in a degraded mode compliant to copyright laws, and exclusively inclosed in our own informative content.
- Only non-exclusive images addressed to newspaper use and, in general, copyright-free are accepted.
- Live photos are published when licensed by photographers whose copyright is quoted.
- Rockol is available to pay the right holder a fair fee should a published image’s author be unknown at the time of publishing.
Feedback
Please immediately report the presence of images possibly not compliant with the above cases so as to quickly verify an improper use: where confirmed, we would immediately proceed to their removal.